Vali Yöresel Halk Oyunları Ekibi ve Antrenörlerini Ziyaret Etti Vali Ercan Turan, beraberindeki Cumhuriyet Başsavcısı Meriç Dede ve protokol üyeleri i...           • “Bizi Yok Saymaları, Halkın Gözünde Daha da Güçlendiriyor!” Başkan Fırat Akkuş: “Bizi Yok Saymaları, Halkın Gözünde Daha da Güçlen...           • Sosyalist Bir Şair: Qedrî Can Occo Mahabad Hawar ve Ronahî dergi ekolünün en önemli isimlerinden biri olan...           • Rektör Gürel'den Diş Hekimliğinde Atılım ve Zengezur Kongresi müjdesi Rektör Gürel'den Yeni GES, Diş Hekimliğinde Atılım ve Zengezur Kongresi Müjdesi Iğ...           • Üniversitede 10 Kasım Atatürk’ü Anma Programı (video) Iğdır Üniversitesi, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk&rsqu...           • CHP’den anlamlı 10 Kasım töreni ve önemli konuşmalar (video) Iğdır CHP’den anlamlı 10 Kasım töreni ve önemli mesajlar CHP Iğdır İl Başkanlığı,...           • Iğdırlı Karateci Kerem Yaray Balkan Şampiyonu Oldu Genç erkek Kumite 55 kiloda milli sporcumuz Kerem Yaray, Hırvatistan’da düzenlen...           • İşte Uyuşturucu Rotası: 'Güvenlikli İller' Başı Çekiyor! Türkiye, tüm toplumu tehdit eden uyuşturucu maddelerde transit geçiş ülkesi....           • Esnaf Odası Başkan adayı Akçin, yol arkadaşlarıyla bir araya geldi Iğdır Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanlığına aday olan şehrin sevilen ismi Halfeli Caddesi ...           • Garo Paylan: “Ermenistan–Türkiye sınırı Ocak veya Şubat’ta açılabilir” Yerevan’da açıklamalarda bulunan HDP eski milletvekili Garo Paylan, Ermenistan–...           
Site İçi Arama
Haber Arşiv
     
Facebook

Son Videolar

Avcılık Spor Değil, Cinayettir
14 İzlenme, 0 Yorum

"Atatürk'e Minnettarız"
28 İzlenme, 0 Yorum

CHPden Anlamlı 10 Kasım Mesajı
27 İzlenme, 0 Yorum

Ekim Ayı Asayiş Raporu
634 İzlenme, 0 Yorum

Tuzluca Takviye Suyunu Buldu
943 İzlenme, 0 Yorum

Yasa Dışı Bahise Kırmızı Kart!
927 İzlenme, 0 Yorum

Iğdır'da 4 Kasım Açıklaması
985 İzlenme, 0 Yorum

Halay Başı Böyle Çekilir
1053 İzlenme, 0 Yorum

Esnaf: Haksız Rekabet Var!
1110 İzlenme, 0 Yorum

Belediyenin Yıkmasına Tepki
1589 İzlenme, 0 Yorum

Kadınlardan Rojin Açıklaması
2306 İzlenme, 0 Yorum

Rojin Kabaiş İçin Adalet
2370 İzlenme, 0 Yorum

Ünlendi Barajı Yükseliyor
2397 İzlenme, 0 Yorum

Telefoncu Esnafı Zorda
2386 İzlenme, 0 Yorum

Suat Kılıç Iğdır'ı Konuştu
2487 İzlenme, 0 Yorum
İstatistikler
Toplam: 3562360
Aktif: 63
Bugün: 2242
Dün: 3183

Okunmaya Değer Bir Yazı - Murat AKKUŞ

Okunmaya Değer Bir Yazı

Yazar: Murat AKKUŞ |  Tarih: 09 / 10 / 2025 |  Yazı Okunma: 1011


Şah’ın devrilmesinde aktif rol oynayanlardanım.

Ve aynı zamanda mollaların, demokrasi ve özgürlük getireceğine inanan milyonlarca solcu, demokrat, liberal ve milliyetçi insandan biriyim.

Evet, Humeyni yeryüzünde cenneti vaat etti bize. Demokrasi gelecek, kimse fikirleri ve siyasal görüşleri yüzünden tutuklanmayacak, işkence yapılmayacak, kadınlara eşit haklar verilecek, giyim serbest olacaktı.

Şah’ı devirdikten sonra mollaların camiye geri döneceklerinden emindik. Devleti yönetecek durumda olduklarına inanmıyorduk.

Yanıldık. Kitaplardan ezberlediğimiz cümleleri, içi boş kavramları birbirimize söyleyip duruyorduk.


Üzerinde Durmadık 


Her şey 14 Ocak 1979 tarihinde değişti. Şah, İran’ı terk etti. Ardından İran tarihinin en büyük yürüyüşü Tahran’da yapıldı. Sansür, yasak yoktu, istediğimiz gibi bağırıyorduk.

Fakat mitingde ilk dikkatimi çeken, kim liberal Musaddık ya da solcu şehitlerin resimlerini taşıyor ise mollalarca dövülüyordu.

Pek üzerinde durmadık bu olayın, "Hele bir kurtlarını döksünler, sonra sakinleşirler" diye düşündük.

Ertesi gün gazetede, bir hırsızın genç mollalar tarafından yakalanıp, adına "İslam Mahkemesi" denilen bir mahalli heyet tarafından 35 kamçı cezasına çaptırıldığı haberini okuduk.


Haberi ciddiye almadık; "Üç beş sapsızın işi" dedik.


Bu arada bira-şarap fabrikalarının yakılması, sinemaların tahrip edilip filmlerin sokaklara atılması gibi olayların üzerinde hiç durmadık. "Ufak tefek şeylerin" toplumun demokrasi ve ulusal bağımsızlık yolundaki çabaları etkilemesini istemiyorduk.

Biz bunları söylerken, mollalar tarafından, kadın ve erkeklerin yan yana yüzemeyecekleri; okullarda aynı sınıflarda olamayacakları; birlikte spor yapamayacakları gibi gerici kararlar ardı ardına alınmaya başlandı.

"Müslüman kadınların yanında orospuların yeri yoktur" denilerek kadınlara örtünme zorunluluğu getirildi. Özellikle üniversitelerde bu yüzden çatışmalar çıktı.

Bu çatışmalardan rahatsız olduk; kadın sorununun güncelleşip ön plana geçmesini istemiyorduk! "Asıl mücadele, emperyalizme ve kapitalizme karşı verilmelidir" diyorduk. Kadın sorunu bir yan çelişkiydi, ana çelişki sömürüydü. Kadının giyim sorunu, emperyalizme karşı verilen mücadeleyi baltalamamalıydı!

Peçesiz, başörtüsüz sokağa çıkan kadınlar artık açıkça, gözümüzün önünde dövülüyordu. Bazı kadınların yüzüne kezzap atılıyordu.

Biz ise hálá büyük laflar ediyorduk; bu tür olayları devrimin kaçınılmaz sancıları olarak görüp umursamıyorduk! "İttifak" "Eylem Birliği" gibi terimlerin peşinden koşup duruyorduk.


Geçiş Sancıları Sandık 


Humeyni, "Bütün sorunlarımızın sebebi, cemiyetimizdeki ahlaksızlıklardır. Bunların kökünü kazımalıyız" diyor; genç mollalar terör estiriyordu. Kitabevleri yağmalanıyor; gazete bayileri ateşe veriliyordu.

Şiraz’da "İslam Mahkemesi" eşcinsel ve fahişe olduğu gerekçesiyle dört kişiyi idam ediyordu. Benzer olay Tahran’da da gerçekleşiyor, üç fahişe ve üç eşcinsel kurşuna diziliyordu.

Sesleri ve görüntüleriyle erkekleri tahrik ettikleri için kadın spikerler televizyondan kovuluyor; uyuşturucu olarak görülen müzik yasaklanıyordu. Alkol içen, kırbaç cezasına çaptırılıyordu.

Şimdi düşünüyorum da, insan zamanla her türlü aşağılanmaya alışıyor galiba. Hiçbirini görmüyorduk; basmakalıp analizlerimizin doğru olduğuna o kadar inanıyorduk ki!..

Oysa toplum hızla dincileştiriliyordu. Alınan her kararda "Tamam bu sonuncusu" diyorduk. Ama arkası hep geliyordu.

Kızların evlenme yaşı 18’den 13’e düşürüldü. Parfüm, ruj, saç boyası, mücevher gibi kadın malzemelerinin yurda girişi yasaklandı. Kadın çamaşırı satan mağazaların vitrinlerine sutyen, kombinezon vs. koymasına bile izin yoktu.

Kamu dairelerinde kadın memurlara tesettüre girme emri çıkarıldı.

Aslında birçok aydın kadının üye olduğu kadın dernekleri vardı. Onlar kendi küçük çevrelerinde "hamilelik tatilinin uzatılması", "eşit işe eşit ücret" gibi talepleri tartışıyorlardı.

Biz aydınlar hep aynı düşüncedeydik: Demokrasi ve özgürlüğe geçiş sancılarıydı bu tür vakalar! Abartmaya gerek yoktu.

Hepimiz "ana çelişki" üzerinde duruyorduk; öncelikle dışa bağımlılık ve ekonomik krizden kurtulmalıydık.


Referandum Oyunu 


Üç ay önce Humeyni, Paris’te komünistler de dahil olmak üzere her görüşün rahatça örgütleneceği bir demokrasiden, özgürlükten bahsederken, şimdi tüm solcu, milliyetçi ve liberalleri İslam düşmanı ilan etmişti.

Bu sözler üzerine ilk protestomuzu yaptık. Mitingimize bir milyonu aşkın insan geldi.

Mollaların en iyi siyasi stratejileriydi; işlerine gelmediği zaman hemen gündemi değiştiriyorlardı.

Referandum meselesini gündeme getirdiler. Halka soracaklardı: "İslam Cumhuriyeti’ni istiyor musunuz, istemiyor musunuz?"

Kuşkusuz bu bir oyundu; halkın yüzde 65’inin okuryazar olmadığı bir ülkede kim ne anlardı cumhuriyetten?

Yapılan propaganda belliydi; dediler ki: "İslam’a evet mi, hayır mı diyorsunuz?"

Biz bu oyunu biliyorduk ama şöyle düşünüyorduk: "Önemli olan cumhuriyettir; serbest seçimlerdir; demokratik haklardır; özgürlüklerdir. İslam Cumhuriyeti bunu sağlayacaksa neden karşı çıkalım?"

Ancak bazı küçük kesimler bu oyuna gelmemek için referandumu boykot ettiler.

Sonuçta, "evet" diyen 20 milyon, "hayır" diyen ise sadece 140 bindi.

Mollalar bu referandum sonucunu çok iyi kullandılar. Güya tüm ülke yaptıklarını onaylıyordu. Artık televizyondan sonra basın da ellerine geçmişti. Sanki tüm muhaliflerin sayısı 140 bin kişi gibi gösterdiler. Halbuki 20 milyon içinde bizim oyumuz da vardı. Ama artık bizim sesimizin çıkmasına izin verilmiyordu.


Halkı Anlayamadık 


Mollalar güçlendikçe saldırganlaştılar.

Örneğin, tirajı bir milyon olan liberal "Ayendegan" Gazetesi’ni kapattırdılar. Sıra sonra "Keyhan" Gazetesi’ne geldi; muhalif yazarların işten çıkarılmasını sağladılar.

Tüm bu olanları protesto etmek için mitingler düzenlemeye başladık. Ama iş işten geçmişti artık; insanlar yılmıştı, korkuyordu.

Özgürlük, demokrasi ve bağımsızlık için ayaklanan halkın, bu kadar kısa sürede değişeceğini düşünememiştik.

Sanmıştık ki, mollaların gerici yasalarına/kurallarına halk karşı çıkacak. Halbuki tersi oldu; mollalar yasak, sansür getirdikçe arkalarından gidenlerin sayısı arttı.

Örtünmek moda oldu!

Tüm bunlara "gelip geçici bir fırtına" diye bakmak ne büyük yanılgıydı.

Komünistlerden, solculardan, demokratlardan, milliyetçilerden sonra liberal İslamcılar da zamanla mollaların hedefi oldu.

Şah döneminden daha çok insan cezaevlerine konuldu; idam edildi.

Milyonlarca insan canını kurtarmak için yurtdışına kaçtı.

Kaçanlardan biri de bendim.

Umarım bizim hatalarımızdan birileri ders çıkarır.

(Bahman Nirumand’ın "İran" adlı kitabından)

13:32




Paylaş: Facebook  Twitter  Stumbleupon  Delicious  Google
Yazarın diğer yazıları
Henüz yorum bulunmamaktadır. İlk yorumu siz yapabilirsiniz.

Ad, Soyad *
E-Mail *
Kalan karekter sayısı:
Yorum *
Güvenlik kodunu giriniz:
captcha
*
(* Doldurulması zorunlu alanlar)

Köşe Yazıları
Paylaş
Facebook  Twitter  Stumbleupon  Delicious  Google
Fotoğraf Galerisi
Iğdır Resmi Siteler
Gazeteler

Sitemizdeki yazı, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

İçerik Rss - Haberler Rss

Tasarım ve Programlama: Iğdır Doğuş Gazetesi